Salam sucukta ki kanser riskleri

Bilim adamları salam sosis sucuk vb. ürünlerdeki kanser riskine dikkat çekti.

İsveçli bilim adamları, işlenmiş et tüketimi ile pankreas kanseri riski arasındaki bağlantıyı ortaya koydu. Araştırmaya göre günde 50 gram sucuk, salam veya sosis yemek, pankreas kanserine yakalanma riskini yaklaşık yüzde 20 oranında artırıyor.

Salam, sosis ve jambon, pankreas kanseri riskini artıyor. İngiliz Kanser dergisinde yayınlanan bu verileri, İsveçli bilim adamlarının son araştırması ortaya çıkardı. Altı binin üzerinde kanser hastasını kapsayan araştırmaya göre, günde 50 gram işlenmiş et tüketmek, pankreas kanserine yakalanma riskini yaklaşık yüzde 20 oranında artırıyor.

BAĞIRSAK KANSERİNİ DE TETİKLİYOR
50 gram işlenmiş et yaklaşık bir sosise denk sayılırken, tüketilen miktarın artmasıyla birlikte risk daha da yükseliyor. Araştırmalar, daha önce de sucuk, salam, sosis, jambon gibi işlenmiş et ürünlerinin bağırsak kanseri olasılığını artırdığını ortaya koymuştu.

Ancak, pankreas, nadir görülmesine rağmen en hızlı ve ölümcül kanser türlerinden biri. Bu nedenle yetkililer, araştırma sonuçlarının dikkate alınması gerektiğinin altını çiziyor. Araştırmanın ardından bir açıklama yayınlayan Dünya Kanser Araştırma Fonu da, tüketicileri işlenmiş et tüketiminden kaçınmaları konusunda uyardı.

Kanserden korunma önerilerinin arasında, haftada yarım kilodan fazla kırmızı et tüketmemek ve sigaradan uzak durmak da yer alıyor.
Devamını Oku

Yaz aylarında böcek sokmalarına dikkat!

Böcek sokmaları özellikle yaz aylarında tarlada çalışan, tatil ve piknik yapan insanlar için keyif kaçırıcı, bazen de yaşamı tehdit edici bir sorun olabiliyor.

Seyrek de olsa böcek sokmasında insanlarda 1 veya 2 hafta sonra serum hastalığı veya anafilaksi (alerji) ortaya çıktığını ifade eden Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Görgülü, böcek sokmasından sonra ortaya çıkan reaksiyonun kişiden kişiye ve hangi böceğin soktuğuna göre değişiklik gösterdiğini söyledi.

Bebeklerin ısırıklara genellikle reaksiyon göstermediğini ancak çocukların aşırı duyarlılık reaksiyonu gösterdiğini belirten Görgülü, şöyle konuştu:

''Olağan reaksiyon, ağrı, şişme ve sokulan bölgenin etrafında oluşan renk değişikliğidir. Böcek sokması olan bölgeden uzakta şişme, kızartı, ürtiker, kaşıntı, kolik şeklinde karın ağrısı, kusma, ishal, göğüste sıkışma hissi, nefes almada zorluk, hırıltılı solunum, dilde şişme olabilir. Bunlar ciddi alerjik reaksiyon ve anafilaksi bulgularıdır ve birkaç dakika içinde ortaya çıkar. Nabzın alınamaması ve kan basıncının düşmesi, bilinç bulanıklığı ve kalp durması yaşamı tehdit eden bulgulardır.''

BÖCEK SOKMALARINDAN KORUNMAK İÇİN
Böcek sokmalarından korunmak için otların üzerinde açık ayakkabı ve çıplak ayakla yürünmemesi gerektiğini kaydeden Görgülü, şunları söyledi:

''Pikniğe, çocuk bahçesine giderken parlak renkli, kol ve bacağı açıkta bırakan giyecekler giyilmemeli. Yakında uçuşan arı görüldüğünde panik yaratıp kaçması için saldırıya geçilmemeli. Yaban arıları kendilerine saldırıldığında sokmaktadır. Bir yüzeye yapışmışsa yavaşça kaldırılmalıdır. Ağzı açık kalmış tatlı içecekler yeniden içilmemelidir. Çöp tenekelerinin ağzı sıkıca kapalı tutulmalıdır. Ev dışında yenilen yiyeceklerin paketleri sıkıca kapatılmalı, uzun süre ağzı açık bırakılmamalıdır. Pikniğe, parka giderken tatlı ve bitki kokulu parfümler sıkılmamalıdır. Evlerin ve arabaların camları kapalı olmalıdır.''

BÖCEK SOKTUYSA NE YAPILMALI?
Prof. Dr. Görgülü, böcek sokması halinde yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

''Böceğin soktuğu yerde küçük bir şişlik oluştuysa buzla kompres yapmalı. Sabunlu suyla yıkamak veya antihistaminik pomat sürmek yeterlidir. Sokulan bölgenin çevresinde daha geniş bir şişme olursa veya yaygın kaşıntı görülürse yine normal tedavi uygulanabilir. Ağızdan alınan bazı ilaçlar da şikayetleri giderebilir. Bilinen ciddi alerjik reaksiyon riski varsa doktorunuzun önereceği hazır epinefrin enjektörlerini yanınızda taşımalı, uyguladıktan sonra en yakın hastaneye gitmelisiniz.''
Devamını Oku

Oruç tutarken dikkat edilmesi gerekenler

Kahvaltı ve ana yemekler bir arada tüketilmeli mi, tatlı iftardan ne kadar sonra yenmeli, sahurda fazla yemek, açlığı azaltır mı?

Kiloss Beslenme Danışmanlık Hizmetleri'nden Diyetisyen Berrin Yiğit, bu soruların cevabını vererek ramazanda sağlıklı ve dengeli beslenme önerilerini şöyle sıralıyor:

"Hem kahvaltı hem de ana yemekleri bir arada tüketmeyin, birinden birini tercih edin. Tatlı iftardan 2,5 saat sonra olmalı. Meyveli, sütlü tatlılar, güllaç ya da komposto tercih edin. Sahurda fazla yiyerek daha çok tok olmazsınız, önemli olan lifli, az şekerli doğru karışımlar seçmenizdir. Örneğin; light sütlü,meyveli yulaf/buğday ezmesi veya Kepekli tost + yumurta + süt/kefir.

Günde 2 litre su için. Yarım litresi sahurda 1,5 litresi iftardan sonra yatana kadar tamamlayın. Bağırsaklarınızın tembelleşmemesi için kuru erik veya karışık kuru meyve kompostosu için. Diyet lifi eklenmiş mısır gevrekleri midede şiştikçe uzun süre tok tutar ve bağırsakları çalıştırır. Bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz.

İFTARDA MUTLAKA ZEYTİNYAĞLI TÜKETİN
İftarda muhakkak 5 yemek kaşığı zeytinyağlı yemeyi zorunluluk görün ya da 1 enginar tüketin. Hem sıcak havalar hem de uzun süren susuzluk ve açlık enerjinizi düşürebilir. Kendinizi mutsuz ve yorgun hissedebilirsiniz. Bunu önlemek için domates suyu, baharatlardan, biber, zencefil, kişniş, fesleğen, biberiye, meyvelerden ise kivi, kırmızı üzüm, ananas, elma ve incir tercih edin.

Kan şekerini aniden yükseltmeyen besleyici ve sindirime yardımcı çorbalar iftarda oruç açmak için en ideal yemeklerdendir. Pancar, enginar ve semizotunu sebze çorbalarına katmanızı öneririm. Diğer önemli sebzeler ise brokoli, maydanoz ve soya filizidir. Ramazan ayında uyku düzeni de çok değişir. Kaliteli uyku için yatmadan önce papatya, melisa ve ıhlamur gibi sakinleştirici çaylar için. Yemek sonrası sindirim dostu olan ve yavaşlayan metabolizmayı hızlandıran mate, beyaz, yeşil ve sencha çaylarını tercih edin. Limon dilimi ve nane atarsınız daha iyi olur.

SAHURDA MEYVELİ YOĞURT VE ILIK SU
Sahurda yemek yiyemeyenler için enerji veren bir içecek önerim ise şöyle: 2 çay kaşığı tahin, 1 muz, 1 bardak ananas suyu, 1 bardak light yoğurt, bir şeftali veya mango püre kıvamına gelene kadar robotta çekilir, afiyetle içilir. Vücudun faaliyet göstermesi, enerji üretmesi için aç kalmaması gerekir. Bunun için mutlaka sahura kalkın, hiçbir şey kahvaltı dahil yemeseniz de meyveli yoğurt/kokteylleri yemeyi ihmal etmeyin.

KALORİ TUZAĞI PİDEYE DİKKAT!
Ramazan ayında kiloları çağıran en önemli etken pidedir. Her gün değil, haftada en fazla 2 kez pide alın ve 1 dilim ekmek yerine 1 avuç içi kadar pide yiyeceğinizi bilin. “Şekerim düştü”, ”vücut tatlı istiyor” diye bir şey yoktur. Kendinizi kandırmayın. Doğru beslenirseniz metobolizmanız gereken şekeri zaten temin eder.

FAZLA KALORİLERE DAVETİYE ÇIKARMAYIN
“Bütün gün aç kaldım, canım ne çekerse yemeyi hak ettim” diyerek fazla kalorilere davetiye çıkarmayın. Orucun nefis terbiyesi, beden temizliği ve dinlenmesi olduğunu unutmayın. Aksi takdirde vücudunuzu daha çok yormuş olursunuz. Tansiyon, şeker ve kolesterol hastaları özellikle doktorlarına sormadan oruç tutmamalı. Hamileler ve emziren annelerin de dikkatli olması gerekir. Yaz tatiline denk gelen Ramazan ayında çocuklar da oruç tutmak isteyebilir. Muhakkak dengeli bir beslenme planı hazırlanmalı, gelişme çağındaki çocukların doktorlarına danışılmalıdır. Özellikle bol hareket halinde olan çocuklarda fazla sıvı kaybı olabilir, bunun takibi önemlidir.

SAHURDA ILIK SU İÇİN
16 saat açlık sonrası 8 saate 4 öğün sığdırmaya çalıştığınız için iftardan, 15 dakika sonra akşam yemeği yiyip, 1,5 saat sonra gece öğünü yapın. Bu geçen sürede 20 dakika hafif yürüyüş yaparsanız harika olur. Sahurda nispeten mideyi geç terk ettiği için ılık su içmek faydalı olabilir. Her gün 2 adet hurma kan şekeri dengesi, besleyicilik için gereklidir. Pastırma bu sıcaklarda iftar sofralarında nadiren bulunmalıdır. Çok arzu ediyorsanız domates rendesi, maydanoz ve hindi-piliç salam eşliğinde, pişirme kağıdında kendi yağıyla fırında ya da tost makinesinde pişirilmelidir.

Tuzdan uzak durun, su eksikliği ödem yapan bir etkendir, buna bir de fazla tuz alımı eşlik ederse el ve ayaklarda şişlik artar, dolaşım yavaşlar. Dışarıda iftar yemeklerinden kaçının. Çok hızlı servis edilen, fazla kalorili yemekler ciddi sağlık ve kilo tehditi oluşturacaktır."
Devamını Oku

Çocuklarda yaz ishaline dikkat

Sıcak yaz günlerinde havuza, denize giren, açık havada özgürce oynama imkanı bulan çocuğunuzu bekleyen tehlikelerin farkında mısınız?

ıcak havaların başta isilik ve yaz ishallerine neden olduğunu belirten Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Günbey Elemen, yaz ishalinin özellikle 0-5 yaş arası çocuklar için ciddi risk oluşturduğunu söyledi.

Sıcak havaların çocuklar için tehlike yaratmaması için bazı noktalara iddak edilmesi gerektiğini belirten Dr. Günbay Eleman, yaz hastalıkları hakkında bilgi verdi ve anne babalara şu önerilerde bulundu:

İSİLİK ÇOCUĞUN KEYFİNİ KAÇIRIYOR
İsilik; kaşıntılı, deriden hafif kabarık ve pembemsi deri döküntüsü ile karakterizedir. Ter bezlerinin tıkanması sonucu oluşur. Sıcak ve nemli hava döküntülerin artmasına yol açar. Kaşıntı sonucunda deride tahribat oluşursa enfeksiyon da tabloya eklenebilir. Önlemek için sık banyo yapılması, pamuklu giysiler giyilmesi ve derinin mümkün olduğunca hava alması gerekir.

PİŞİĞİ ÖNLEYİN
Pişik, bebeklerde en sık görülen deri hastalıklarından biridir. Bezin temas ettiği kalça ve uyluk bölgesinde kırmızı renkte, kabarık lezyonlar şeklinde görülür. Pişikler, bebeğiniz bez kullandığı dönem boyunca tekrarlayabilir, yazın sıcak ve nemin etkisi ile görülme sıklığı artabilir.

EBEĞİNİZİN BEZİNİ SIK SIK DEĞİŞTİRİN
Bez değiştirme sonrası mümkünse altını ılık suyla durulayın, özellikle bebeğinizin cildinin hassas olduğu ilk aylarda ıslak mendilleri alt temizliğinde kullanmayın. Daha sonraki aylarda ise alkol ve parfüm içermeyenlerini tercih edin.

Temiz bir havlu ile nazikçe kurulayın ve bebeğinizin altını havalandırın. Böylece cildin kuruması daha çabuk olacaktır. Bezi çok fazla sıkmayın ve cildinin hava aldığından emin olun. Her bez değişimi sonrası çinko oksit içeren pişik koruyucu kremleri kullanmanız pişiklerin önlenmesinde faydalı olacaktır.

YAZ İSHALİ 0-5 YAŞ ARASI ÇOCUKLARI TEHDİT EDİYOR
Yazın ishale yol açan nedenlerin başında enfeksiyonlar gelmektedir. Yazın ishal yapan mikroplar; virüsler, bakteriler ve parazitlerdir. Bu mikropların bir kısmı yaz-kış ishal yapabilmekte iken; bir kısmı kış aylarını bir kısmı ise yaz aylarını tercih etmektedir. İshaller en sık 0-5 yaş grubunda görülmekte olup, gelişmekte olan ülkelerde ilk 2 yaştaki ölüm nedenlerinin başında gelmektedir.

Hafif ishal vakalarında tedavi evde yapılır. Anne sütü alan bebeklerde emzirmeye devam edilir. Anne sütü almayan 6 aylıktan büyük bebek ve çocuklara alışık oldukları sıvı gıdaların yanı sıra; pirinç lapası, muz, elma püresi,yoğurt, ayran gibi gıdalar verilir. İshal geçene kadar lifli ve yağlı gıdalardan uzak durulur. Öğün aralarında su verilmesi önerilir.

Orta ağırlıkta ishal vakalarında hastanede ağız yolu ile sıvı tedavisine başlanır. (Elektrolit solüsyonları) Tedaviye yanıt iyi ise 4-6 saat sonra beslenme başlanır ve hasta eve gönderilir. Kusma olursa tedaviye ara verilip tekrar denenir, aşırı kusma ve genel durumda bozulma durumunda damar yolu ile sıvı tedavisine geçilmesi gerekebilir.

Ağır ishal vakalarında hastaya hastaneye yatırılarak damar yolu ile sıvı tedavisi uygulanır. Dışkıda kan ve iltihap hücreleri varlığında veya ishalin 7 günde düzelmemesi durumunda dışkı kültürü alınmalı ve gerekiyorsa antibiyotik tedavisi başlanmalıdır.

ÇOCUĞUNUZ SARIŞIN İSE DAHA ÇOK DİKKAT EDİN
Uzun süre güneşe maruz kalındığında ciltte önce kızarıklık oluşur (birinci derece yanık), daha uzun süreli hasarlarda cilt üzerinde su dolu kabarcıklar izlenir (ikinci derece yanık). Çocuğunuz açık tenli, sarışın veya kızıl saçlı, renkli gözlü, çilli ise güneş yanıklarına karşı daha hassastır. Çocukları güneş ışınlarının en yoğun geldiği saatler olan 11:00 ile 16:00 arasında güneşe çıkartmayın. Çocuğunuza açık renk, pamuklu kumaştan, bol giysiler giydirin ve başına geniş siperlikli şapka takın.

Çocuğunuza güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce güneş koruyucu faktörü (SPF) 30’dan yüksek olan (açık tenli çocuklar ve bebekler için koruma faktörü 50 nin üzerinde olmalı) koruyucu losyon sürün ve 3-4 saat ara ile tekrar edin. Çocuğunuz gölgede bile olsa kum ve denizden/havuzdan yansıyan ışınlarla yanabileceğini unutmayın. Çocuğunuzun gözlerini de güneşten koruyun ve UV korumalı güneş gözlüğü takmasını sağlayın.

ÇOCUĞUNUZA SOKAKTA DA GÜNEŞ ÇARPABİLİR
Çok sıcak günler, terlemeyi zorlaştıran nemli hava, güneş ışınlarının en etkili olduğu öğle saatleri, rüzgarsız günler güneş çarpması riskini artırmaktadır. Çocuğunuzda yazın dışarıda oynadıktan sonra; deride solukluk, baş dönmesi, 38-40 derece ateş, zayıf nabız, terleme varsa güneş çarpmasından şüphelenmelisiniz. Eğer; havale, solunumda düzensizlik, 45 derece üzerinde ateş, deride kızarıklık gibi belirtiler varsa sıcak koması söz konusudur.

BÖCEK SOKMALARINDA PANİK YAPMAYIN
Isırılan bölgeye soğuk kompres ve buz uygulayın, iğne varsa cımbızla çekerek değil, bıçak sırtı ile sıyırarak uzaklaştırmaya çalışın. Kaşıntıyı azaltmak için çeşitli pomatlar sürmenin yanısıra; ağızdan şurup verilebilir. Ağrı varsa ağrı kesici şurup da alınabilir. Arı sokmasında nadiren anafilaksi adı verilen şok tablosu gelişebilir ve acil müdahale gerektirebilir."
Devamını Oku

Ramazanda sağlık için tavuk tüketin

Prof. Dr. Yücecan, ramazan ayında sağlık için daha düşük kalori, daha az yağ ve daha az kolesterol içeren tavuk etinin tercih edilmesini önerdi.

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Yücecan, tavuk etindeki proteinin, kaliteli protein kaynağı olduğunu belirterek, iftarda ağır hamur işi yiyecekler, kızartmalar, baklavalar yerine çorba, haşlanmış, ızgara veya fırında pişirilmiş et, tavuk veya hindi eti, sebze yemekleri, bol salata ve meyve yenilebileceğini ifade etti.

Yücecan, şu bilgileri verdi:

''Optimal beslenme önerilerinde önemli yeri olan tavuk eti, besin öğeleri açısından değerlendirildiğinde, dana ve koyun etinden daha düşük kalori sağlar, daha düşük yağ, daha düşük doymuş yağ ve daha az kolesterol içerir. Bu etlerin içerdiği proteinin çoğunluğu vücut proteinine dönüşebilir ve sindirilebilirliği yüzde 91-100'dür. Bu nedenle bu etlerin proteini iyi kaliteli protein kaynağı olarak nitelendirilir.

Kırmızı et, tavuk ve balık eti protein içerikleri açısından kıyaslandığında aynı miktarlarda protein içerdikleri söylenebilir, fakat derisiz tavuk eti ve balık, kırmızı ete kıyasla daha az doymuş yağ ve kolesterol içerir. Yapılan çalışmalar, kırmızı ete kıyasla tavuk ve balık eti tüketiminin koroner kalp hastalıkları riskini önemli derecede azalttığını ortaya koyuyor. Bu nedenle ramazan ayında sağlık için daha düşük kalori, daha az yağ ve daha az kolesterol içeren tavuk eti tercih edilmelidir.''

''SAHURDA ET, SÜT, PEYNİR VE YUMURTA TÜKETİN''
Ramazanda normal beslenme alışkanlıkları ve yaşam biçiminde değişiklikler meydana geldiğini ve öğün sayısının ikiye indiğini belirten Yücecan, günlük gereksinimin beşte ikisini sahurda, beşte üçünü de iftarda almak gerektiğini kaydetti.

Sahura kalkmadan veya yatmadan önce hafif gıdalar alarak oruç tutmanın sakıncalı olduğunu ifade eden Yücecan, özetle şu bilgileri verdi:

''Sahurda emilimleri diğer besinlere kıyasla daha yavaş olan, kan şekerini daha yavaş yükselten ve daha fazla tokluk hissi oluşturan et, süt, peynir, yoğurt, yumurta gibi besinler tüketilmelidir. Sebzeli börekler ve meyve de yenebilir. Turşu, tuzlu ayran, ağır tatlılar, börek gibi gün boyunca kişiyi susatan yiyeceklerin yenmemesi daha doğrudur. Ayrıca mideyi uyarıcı çok acılı, baharatlı yemeklerden de uzak durulmalıdır.''

Ramazanda dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan birinin, yiyeceği kısa sürede tüketmemek olduğunu vurgulayan Yücecan, fazla miktarda yiyeceğin kısa sürede tüketiminin metabolizmayı ve sindirim sistemini zorladığını bildirdi.
Devamını Oku

İstemeyene aşı yapılmayacak

recep akdağSağlık Bakanı Recep Akdağ, H1N1'e(domuz gribi) karşı Türkiye'nin 43 milyon doz aşı siparişi verdiğini bunların da mart ayına kadar peyderpey geleceğini söyledi.

Aşı konusunda bir zorlama olmayacağını, aşıları bir sigorta olarak düşündüklerini belirten Bakan Akdağ, aşının ilk etapta sağlık çalışanlarına, hamilelere, ağır hastalığı olanlara, çocuklara öncelikli uygulanacağını dile getirdi. Çocuklara aşı için ailelerden yazılı izin alacaklarını belirten Akdağ, "Bu aşıyı yapmak aslında bir ayrıcalıktır. Türk insanı da bu ayrıcalıktan yararlanacak." dedi.

Bakan Akdağ, kendisinin de aşı olacağını açıkladı.

Sağlık Bakanı Akdağ, gazete ve televizyonların yöneticileri ile İstanbul'da bir araya geldi. Bakan Akdağ bu toplantı öncesi basın mensuplarının domuz gribi ve aşısı ile ilgili sorularını yanıtladı. Önümüzdeki aylarda bütün dünyada yaygın bir biçimde görüleceği düşünülen H1N1 salgını konusunda medya yöneticilerine bilgi veren Bakan Akdağ, "Türkiye'de yayılması mukadder olan H1N1 virüsü halk arasındaki ismiyle domuz gribinin yayılması ile ilgili basınımızdan ortak bir çalışma isteyeceğiz. Bir taraftan vatandaşımıza doğru bir biçimde bu hastalıkla ilgili doğru bilgileri aktarmamız lazım. Bir taraftan da gereksiz bir panik havasının bulunmamasını sağlamak lazım." dedi.
Hastalığın hızlı geliştiğini, bulaşıcılığının fazla ama genellikle hafif seyrettiğini anlatan Bakan Akdağ, "Genellikle hafif seyreden böyle bir hastalığa karşı neden bütün dünya böylesine dikkatli davranma ihtiyacı hissediyor? Neden bütün dünya bu konuda uyarıldı? Bütün ülkeler ellerinden geldiği kadar planlar yaptılar. Neden biz de 2004 yılından bu yana salgın planı yaptık ve bugünlere geldik? Toplumda milyonlarca kişiyi hastalandırabilir, az sayıda da olsa akciğer, karaciğer, böbrek hastalığı olan kişilerde, küçük çocuklarda, hamilelerde zaman zaman öldürücü olan bir duruma yol açabiliyor. Bunun için dikkatli olmak lazım hem de kişilerin bundan kendisini nasıl koruyabileceğini bilmesi lazım." şeklinde konuştu.

Vatandaşlara uyarılarda bulunan Bakan Akdağ, "İnsanımız biraz farklı yaşamaya alışması lazım. Nedir bu farklı yaşamak? Ellerimizi mümkün olduğu kadar buluşma ihtimali olan yerlere dokunduğumuz zaman sabunla yıkayacağız. Kendimizi çocuklarımızı koruyacağız. Eğer hastalanmışsak grip olmuşsak başkalarına bulaştırmamak için dikkatli olacağız." dedi.
Bir basın mensubunun Avrupa'da aşının yapılmadığı iddiasına ilişkin sorusu üzerine Bakan Akdağ, "Tabiki bu bilgiler doğru değil. Bir çok Avrupalı ülke neredeyse Avrupa'nın tamamı bu aşıyı temin etme hususunda gerekli hazırlıklarını yaptılar. ABD, asgari 160 milyon kişiyi aşılama konusunda plan yapıyor. ABD'de, İsveç'te ve bazı Avrupa ülkelerinde aşılama başladı. Ama biz henüz başlamadık. Bu aşıyı yapmak aslında bir ayrıcalıktır. Türk insanı da bu ayrıcalıktan yararlanacak. " şeklinde yanıt verdi.

İlk aşılamanın ne zaman olacağına ilişkin soru üzerine ise Bakan Akdağ, "Türkiye'nin bu hususta bilimsel kurulların uygun gördüğü aşı planlamasına göre yeterli miktar aşı almamıza imkan veriyor. 43 milyon doz konusunda sözleşmelerimizi yaptık. Bu aşılar mart ayının sonuna kadar elimize geçecek. Her ay belli miktar gelecek. Her ay geldikçe aşıları yapacağız. Öncelikle sağlık çalışanları, hamileler, ağır hastalığı olanlar, çocuklar olmak üzere aşılama yapılacak. Okullardaki aşılamaları görevlilerimiz yapacak. Diğerleri ise sağlık ocaklarında yapılacak. Sonuçta gönüllü olarak yapılacak kimseye zorla yapılmayacak." şeklinde yanıt verdi.

Bakan Akdağ, domuz gribi görülen okullarda gerek görülmesi halinde tatil kararı verileceğini belirterek basın mensuplarına bir çağrıda bulundu. Akdağ, "Adeta bir maçın skorunu takip eder gibi 'Şu okulda 5 bu okulda 10 kişi çıktı gibi, okul kapıların gidip öğrencilerle velilerle röportaj yapmak topluma yanlış mesajlar olarak dönüyor. Belki de paniği artırıyor. Vatandaşı doğru bilgilendirmemiz gerekiyor. Bu işin sansasyonel tarafını geri plana atmak gerekir." dedi.
Devamını Oku

Saç dökülmesine deva bitki

Saç dökülmesine deva bitkiBirçok kişinin uykusunu kaçıran saç dökülemsine iyi gelen bitki!

Herbalist Şeref Menteşe, kadınlara sağlık ve güzellik için tavsiyelerde bulundu.

Acı deniz yosununu ister yiyin isterseniz yüzünüze maske yapın. Acı deniz yosunu E ve D vitamini açısından çok önemli. Cilde parlaklık, canlılık verir kırışıklıkları önler.

Astekler'den bugüne kadar gelen en doğal ürün acı deniz yosunudur. Özellikle yosunun temiz ve saf olmasına dikkat edin.

Saç dökülmesine karanfil iyi gelir. Bir avuç karanfili kaynatıp soğumaya bırakın. Kaynayan karanfilin tortusu dibe çöktükten sonra dibe çöken tortu suyunu dibinde bırakarak değer kısmını alın.

Saç diplerinize uygulayın fakat durulamayın ve yıkamayın. İki hafta sonrada karanfilin etkisini göreceksiniz. Saçlarınızın dökülmesini önleyecek ve zamanla saçlarınız çıkmaya başlayacak.

Genelde çok meyve tüketilmesi tavsiye edilir. Ancak fazla meyve tüketmek zararlı. Meyve içinde alkol içerir. Sindirim organlarını zayıflatır, böbrek ve karaciğer sıkıntı görür.
Devamını Oku